ANNELER, ANNELERİMİZ…

Gergin uyandım bu sabah. Çok istediğim ama gelmesinden korktuğum gün gelmişti, sabah olmuştu işte. ‘Günaydın canım, akşama hazır mısın?’ mesajı bile yollamış ben uyurken, erkenden. Hazırım elbette diye düşünerek yataktan kalkıp duşa attım kendimi.
İlişkimizi gözden geçirince, bu aşamaya yavaş geldiğimizi fark ettim. İki yıldır birlikteydik. Güzel bir ilişki yakalamıştım sonunda. Deli divane aşık değildik birbirimize. Saygı ve sevgi ile ilerliyorduk. Zevklerimizin ortak oluşuydu ilişkimizi başlatan. Bir film festivalinde, filme girerken bakışmış, çıkışta da beraber kahve içmiştik. Konuştukça bu benim erkek versiyonum diye düşünmeye başlamıştım. Sohbet çok hızlı akmış, sonrası için randevulaşmıştık. Eve dönerken uzun süredir hissetmediğim kadar mutluydum. Eve gider gitmez anneme tüm detayları anlatmıştım. Hiç ses çıkarmadan beni dinlemişti. Onay verdiğini ve mutlu olduğunu sezmiştim.
Zaman içerisinde kurduğumuz sohbet, ilişkiye dönmüştü. Her şey yolunda gidiyor, her şeyi konuşabiliyorduk. Hatta bir ara, bundan da korkmuştum. Nasıl bu kadar iyi gidebilir diye. Önceki kötü tecrübelerim her an ensemde hissettiğim, her an işler sarpa saracak sandığım gergin zamanlarımız olmuştu. Zamana bırakmamı istedi, zor oldu ama bıraktım ve şu an olduğumuz nokta…
Evlen benimle demişti bir akşam yemek yerken. Çok doğal, süslemeden. Ben de aynı sakinlikle, olur demiştim. Yemeğe devam etmiştik. Zaten zaman bizi oraya sürüklemişti. Neden olmasın ki diye düşünüyordum. O akşam, nasıl yaparız, nerede yaşarız diye düşünüp sohbet ettikten sonra hafta sonu beni annesiyle tanıştırmak istediğini söyledi. Uzun süredir bekliyordum bu tanışmayı, hatta daha erken olması gerektiğini bile düşünmüştüm zaman zaman, işte şimdi rahatlamıştım. Diğer yandan da, içime bir gerginlik çöreklenmişti.
Ne giyeceğimi, nasıl konuşacağımı birkaç gün önce ayna karşısında prova etmeye başlamıştım. Yemeğe giderken alacağım hediyeye karar vermiştim. Her şey tamamdı. O akşam gelmişti. İçimdeki gerginliğin sebebini biliyordum. Kendime itiraf edemiyordum ama bu tanışmadan sonra sıra benim anneme gelecekti. Evlenmek isteyen iki gençsek, benim de onu annemle tanıştırmam gerecekti. O anı düşünmek yerine makyajımı tamamlayarak, evden çıktım.
Annesinin evi Kuzguncuk’ta minicik bir apartman dairesinin giriş katıydı. Minik salonun tam ortasındaydı üç kişilik masa vardı. İçeri kendi anahtarı ile girmişti Selçuk, annesi ortalıkta yoktu, hazırlanıyordur diye düşündüm. Kısa bir süre sonra, masaya geçebiliriz, dedi. Anneni beklemeyecek miyiz diye sorunca getiriyorum hemen, dedi.
Ben evi incelerken, elinde gümüş renkli bir urne ile geldi, sakince onu boş sandalyenin üstüne koydu ve anne, bu Zeynep dedi. Ben, nereye, kime bakacağımı bilemeden afalladım. Selçuk, gayet rahattı ve yemeğini yemeye başlamıştı. Her şey normaldi onun için. Tam karşımdaki sandalyede, içinde annesinin yakılmış bedeninden arta kalan külleri doldurduğu küçük bir vazo duruyordu. İnsan iki duyguyu aynı anda aynı şiddette yaşayabiliyormuş demek ki. O vazoyu görünce hissettiğim tanıdıklık hissi ve arkasından gelen rahatlama hissiydi. Diğer yandan, Selçuk’un bu durumunu bugüne kadar fark edememin ve onun bu durumu normal görmesinin verdiği şaşkınlık beynimi ele geçirmişti.
Demek ki ben de rahatlıkla Selçuk’u annemle tanıştırabilirim. Benim annem de şu an evde vazo içerisinden televizyon izliyordu. Beni bu dünyada tek başıma koyup gitmeden önce en sevdiği dizinin internetten eski bölümlerini açtım canı sıkılmasın diye.
Herkese karşı gelip, gelenek ve dine uygun olmayan yöntemlerle annemi yanımda tutmuştum. Hayatta bana kalan son şeydi. Onun gitmesine müsaade etmedim. Her sabah günaydın dediğim, eve gelince halimi hatırımı soran biri var evde. Ben öyle hissediyorum ve inanıyordum en azından.
Beni bu dünyada kim anlar, bu durumumu nasıl anlatırım diye düşünürken yıllardır aradığım ruh eşim karşıma çıkmıştı. Teşekkürler dünya diye düşünüp yemeğime devam ettim.

Written By
More from Emel Eskioğlu

Annemin Kaburgası

Okunma sayısı: 1.063 Kitabın ismi de kapağı da insanı çarpıyor. Sayfaları çevirmeye...
Görüntüle

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir