PELİN ESMER – GÖZETLEME KULESİ ( 2012)

Pelin Esmer; Türkiye’nin son yirmi yılına ayna tutan, sosyoloji eğitimi almış, başarılı bir
yönetmen. Filmografisi altı eserden oluşuyor. Üç tanesi belgesel, üçü de kurmaca filmler.
Gözetleme Kulesi, kurmaca bir film. Hepsinin ayrı bir dokusu var. Uzun süre içinde
biriktirdiği her şeyi, bize yavaş yavaş veriyor yönetmen. Kurmaca filmlerinde, olanı olduğu
gibi veriyor, yorumsuz ve tarafsız. Bize bırakıyor gerisini.
Gözetleme Kulesi, yönetmenin kurmaca filmlerinden en sarsıcı olanı. Yüzünüze sert bir tokat
atıp, o kocaman ve ıssız ormanda bırakıp düşündürüyor sizi.
‘‘Ormanın en tepesinde bir yangın gözetleme kulesine bekçi olarak sığınan Nihat’la, Tosya’da
otoyol kenarında küçük bir otogara sığınan Seher, başkalarından kaçarken birbirleriyle
çarpıştıklarında, suçluluk duygularına karşı kendi kendilerine verdikleri savaşı artık
birbirlerinin şahitliğinde yapmak zorunda kalırlar.’’ Pelin Esmer, kendi internet sitesinde
böyle tanımlamış filmi. (http://pelinesmer.com/portfolio/gozetleme-kulesi/)
Filmde ana karakterlerimiz olan ölüm ve ensest, hiç beklemedikleri bir anda tanışıyorlar.
Sığınacak bir yer arıyorlar. İkisi de ağır travmalar yaşıyor ve nasıl baş edeceklerini
düşünmeye bile fırsatları olmadan bir araya geliyorlar. Seher, yaşadığı olayı kabullenemiyor
fakat Nihat; kabullenmiş, hesaplaşmış ve herkesten uzaklaşarak atlatacağını düşünüyor. O
esnada, yaşadığı çaresizlikle ne yapacağını şaşıran Seher’in vicdanı oluyor. Çünkü; kendi
vicdan muhasebesini yapmış, hala yapıyor ama bir türlü inandıramıyor kendini suçsuz
olduğuna. Şimdi bu zor durumdaki kadına yardım ederse, ruhunu, vicdanını temize çekebilir
belki. Kadın çok öfkeli. Yaklaşmak kolay olmuyor. Zaman içerisinde yavaş yavaş oluyor ne
oluyorsa. Hiç konuşmuyorlar, en fazla bir iki kelime. Filmin sonlarına doğru yaşadıkları bir
patlama anı var ki; etekteki taşlar tamamen dökülüyor ve o ana kadar konuşulmayan her şey,
bir anda inen şiddetli yağmur gibi birbirinin kalbine iniyor. Bu sahnede, iki oyuncu da
rollerinin hakkını veriyor. Sonrası mı? Büyük bir rahatlama ve yağmurdan sonra ortaya çıkan
toprak kokusu gibi huzur vadediyor.
Pelin Esmer, toplumun bam teline dokunmaktan geri durmuyor. Kadınların çaresizliğini,
annelerin susmasını, babaların kestirip atmalarını ve bunların çocukları dipsiz kuyulara
itmesini anlatıyor. Sade, çarpıcı ve yorumsuz. Yorumu size bırakıyor, vicdanınıza. Film
izlerken eğleneyim diye düşünenlerdenseniz, lütfen uzak durun bu filmden. Yüzünüze çarpan
gerçeklerden rahatsız olmazsanız; iyi seyirler.

EMEL ESKİOĞLU

Written By
More from Emel Eskioğlu

ANNE, ORADA MISIN?

Okunma sayısı: 743 – Anne?– Efendim kızım.– Susuyorsun.– Düşünüyorum.– Neyi düşünüyorsun anne?–...
Görüntüle

1 Comment

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir