ASİ GÜZEL “LADY DİANA”

Galler prensesi, Prens William ve Prens Harry’nin annesi; Diana. Ölümünün ardındaki sır hala çözülemedi.

Aşkın mağduru, kraliyet ailesinin en masum üyesi Diana… Güzelliği ve merhametiyle günümüzde hala isminden söz ettiriyor.

Diana, güzel olduğu kadar özel de bir kadın. Bulunduğu her ortamda insanların dikkatini kolayca çeken, küçük yaşta ilgi odağı olan bu kadının, maalesef ki yetişkinlik hayatında yüzü hiç gülmedi.

Çocukluğunun geçtiği dönemde, İngiltere’de evlilikler yolunda gitmediği zaman insanlar kafalarını kuma gömerlerdi. Ancak annesi tam olarak bunu başaramadı ya da başarmak istemedi. Diana altı yaşındayken, başka bir adamla ilişkisi olduğunu açıklayarak ailesini terk etti. Annesi neden böyle bir duruma çocuklarını maruz bıraktı bilmiyoruz, ancak annesi gittikten sonra Diana’nın çok yalnız bir çocukluk geçirdiğini cümlelerinden anlıyoruz:

“Yatağımda 20 pelüş oyuncak vardı. Ailem onlardı.”

Annesinin evi terk etmesinden sonra çocuklarıyla olan bağı giderek zayıflayan babası uzun süre depresyondan çıkamadı ve yıllar boyu kabuğuna çekilerek yaşadı.

Prenses Diana, zorlu geçen çocukluğuna rağmen çok yönlü kişiliği ve herkesle iyi anlaşan yapısıyla takdirleri üzerinde toplamayı başardı.

Diana, kraliyet ailesine mensup değildi ama aristokrat bir ailenin kızıydı. Ayrıca güzel, zeki ve alımlıydı. Prens Charles otuz yaşını geçmişti ve kraliyet ailesi Charles’ın evleneceği kızın bakire olmasına büyük önem veriyordu. Bu yüzden henüz 19 yaşında olan Diana, kaçırılmayacak bir fırsattı.

Prens Charles’a büyük bir aşk ve tutkuyla bağlı olan Diana, bu sevgisinin karşılığını eşi Charles’tan hiçbir zaman alamadı. Charles, çapkın ve maceraperestti. Üstelik dönemin kızları, Charles’ın peşinde devamlı dolaşıyor, sürekli onu konuşuyorlardı.

Prens, Diana ile evlenmeden önce, Camella adlı bir kadınla ilişki yaşıyordu. Ancak Camella evlilik için kraliyet ailesine uygun bir kadın değildi. Charles da, mağazasının vitrinine en güzel süs bebeğini koyarak, vitrinin arkasında dilediği gibi bir hayat yaşamaya başladı. Evet, Diana’nın bu evlilikteki yeri süs bebek olmasıydı. Prens Charles, yasak aşkıyla ilgili bir açıklama yapmamasıyla birlikte, Camella’nın davetlerde varlığını rahatça göstermesine göz yumuyordu. Birliktelikleri gün gibi aşikârdı. Diana, zaman içerisinde aslında bu evlilikte yalnız olduğunu, Charles’ın hiçbir zaman ona ait olmayacağını anladı.

Prenses dikkat çekiciydi, iletişimi kuvvetliydi ve davetlerin gözbebeğiydi. Her daim halka iç içe, merhametli ve samimi bir prensesti. Kraliyet ailesinde daha önce böyle bir prenses görülmemişti.

Belki de Charles yanındaki kadının bu kadar parlamasından hoşnut değildi. Sevgili egosu tatmin olmuyor, Diana’nın yanında geri planda kalmak canını sıkıyordu.

Oğulları William ve Harry’den sonra Prenses Diana hayatını tamamen onlara adadı. Onlarla eğlenmeyi, oynamayı, birlikte vakit geçirmeyi çok seviyordu. Charles ile evlilikleri gün geçtikçe kötüye gidiyor, atılan iki imzanın ötesine geçemiyordu. Bu evlilik Diana’nın boynundaki bir ip gibiydi. Onu öldürmüyor, ancak hayatı yaşamasına da izin vermiyordu.

Nihayet bir gün, düğünleriyle tüm dünyanın dikkatini çeken, herkesin hayranlıkla izlediği ve merakla takip ettiği bu evlilik, boşanmayla son buldu.

Aşka âşık Diana artık özgürdü. Charles’dan bulamadığı sevgi ve şefkati ona sunacak olan pek çok erkek arasından birkaç kişiyle kısa süreli ilişkileri oldu. Gazeteciler hala onu manşet yapıyor, nereye giderse gitsin bir şekilde izini buluyorlardı.

Diana çok iyi giyinen ve giydiklerini üzerinde en iyi şekilde taşıyan bir kadındı. Adeta bir moda ikonuydu. Davetlerde giydiği kıyafetleri şık bir şapkayla tamamlardı. Yalnızca çocuklarla buluşacağı zaman ya da çocukların olduğu bir etkinliğe katıldığında şapka takmazdı. Çünkü eğer şapka taksaydı çocuklara sarılamazdı.

Kalbi sıcacık, güzelliği ile büyüleyen Diana, sonunda bir gün aradığı aşkı buldu. Dadi El Fayed ile yaşadığı aşkla gündeme bomba gibi düşen Diana, ne yaptıysa dikkatleri kendi üzerinden uzaklaştırmayı başaramadı.

Sonunda bir gece, içinde Diana ve sevgilisinin bulunduğu araç trafik kazası geçirdi. Tüm müdahalelere rağmen “kalplerin prensesi” olan Diana Spencer, 36 yaşında gözlerini hayata yumdu. Tarih, 31 Ağustos 1997’ydi.

Bir yaşamın daha olsaydı dünyaya kim olarak gelmek isterdin?

Sorunun cevabı eğer Prenses ise henüz Diana’nın hayatına denk gelmemişsin demektir.

Diana yaşasaydı bugün (1 Temmuz 2021) 60 yaşına girecekti. William ve Harry’nin aralarındaki kardeşlik bağı daha kuvvetli olacaktı. Gelinleri, Dünya’nın en şahane kayınvalidesine anne diyecekti ve eminim ki torunlarının süper babaannesi olacaktı.

Sevgili Diana, seni her daim sevgiyle ve gururla anıyoruz. Sen aşkın ve zarafetin prensesisin. Kraliyet ailesinin değil!

Written By
More from Hilal Yalın

ALBERT CAMUS-YABANCI

Okunma sayısı: 884 Toplumun insana yüklediği roller, kişileri mutluluğa götürebilir mi?Gelenek ve...
Görüntüle

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir